Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Fagositoz arasındaki benzerlikler
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Fagositoz ortak 16 şeyler var. (Ünionpedi içinde): Akyuvar, Antikor, Bazofil polimorflar, Defensin, Eozinofil polimorflar, Kompleman sistemi, Lizozom, Makrofaj, Mast hücresi, Monosit, Nötrofil polimorflar, Opsonin, Proteaz, Sitoplazma, Trombosit, Virüs.
Akyuvar
Akyuvarlar ya da lökosit olarak da adlandırılan beyaz seri kan hücreleri; ilikte ve lenf bezlerinde üretilirler. Bağışıklık sisteminin hücresel bileşenini oluşturan, vücudu bulaşıcı hastalıklara ve yabancı maddelere karşı korumaya koşullanmış hücrelerdir.
Akyuvar ve Doğuştan gelen bağışıklık sistemi · Akyuvar ve Fagositoz ·
Antikor
Bir antikor ve antijenlerin şematik diyagramı. (Hafif zincirler açık mavi ve turuncu renkte, ağır zincirler ise koyu mavi ve turuncu renktedir.) Bağışan ya da antikor, çok hücreli hayvansal organizmaların bağışıklık sistemi tarafından kendi organizmalarına ait olmayan organik yapılara karşı geliştirilen glikoproteinin yapısındaki moleküllerdir.
Antikor ve Doğuştan gelen bağışıklık sistemi · Antikor ve Fagositoz ·
Bazofil polimorflar
Akyuvarların arasında bazofil Bazofil polimorflar (bazofiller), sitoplazma granülleri "hematoksilin" boyası ile koyu mavi boyanan akyuvarlardır.
Bazofil polimorflar ve Doğuştan gelen bağışıklık sistemi · Bazofil polimorflar ve Fagositoz ·
Defensin
Defensinler, omurgalıların ve omurgasızların her ikisinde de bulunan küçük (15-20), sisteince zengin katiyonik proteinlerdir. Bakteriler, mantarlar ve kapsüllü virüsler karşısında etkin hale geçerler.
Defensin ve Doğuştan gelen bağışıklık sistemi · Defensin ve Fagositoz ·
Eozinofil polimorflar
Eozinofiller, bazende asidofiller denilen çeşitli beyaz kan hücreleridir ve omurgalılarda çok hücreli parazitler ve belirli enfeksiyonlarla mücadeleden sorumlu bağışıklık sistemi'nin bileşenlerinden biridir. Mast hücreleri ve bazofiller ile birlikte alerji ve astım ile ilişkili mekanizmaları da kontrol ederler. Kana geçmeden önce kemik iliği'nde hematopoez sırasında gelişen granülositlerdir bundan sonra son olarak farklılaşır ve çoğalmazlar. Akyuvarların yaklaşık %2-%3'ünü oluştururlar. Bu hücreler, kömür katranı boyalarına yakınlıkları ile asitlere olan yakınlık gösteren büyük asidofilik sitoplazmik granülleri nedeniyle eozinofilik veya "asit sever"dir: Romanowski yöntemi kullanılarak normalde şeffaf, eozin ile boyama sonrasında kırmızı boya ile kiremit kırmızısı görünmelerine neden olan bu yakınlıktır. Boyama, eozinofil peroksidaz, ribonükleaz (RNaz), deoksiribonükleazlar (DNaz), lipaz, plazminojen ve majör temel protein gibi birçok kimyasal aracı içeren hücresel sitoplazma içindeki küçük granüller içinde yoğunlaşmıştır. Bu aracılar, eozinofilin aktivasyonunu takiben degranülasyon denilen işlemle salınır ve hem parazit hem de konakçı dokular için toksiktirler. Eozinofil polimorflar, sitoplazma granülleri "eozin" boyası ile kırmızı renge boyanan akyuvarlardır. Sayıları iki özel durumda artar: (1) Parazit hastalıkları (kandaki eozinofil sayısı %50’nin üzerine çıkabilir), (2) Tip I aşırı duyarlılık reaksiyonları (bronşiyal astım, alerji). Kandaki eozinofil sayısının artması "eozinofili" olarak nitelendirilir. Doğuşları ve davranışları nötrofil polimorflara benzer. Kompleman bileşenleri ve interlökin olarak bilinen maddelerle aktive olurlar. Sitoplazma granüllerinin sayısı nötrofillerden daha azdır ancak iricedir. Bu granüllerde izozomal enzimler yoktur; ancak başkaca enzimler ve peroksidaz içerirler.Tahsinoğlu M, Çöloğlu AS, Erseven G. Dişhekimleri için Genel Patoloji, Altın Matbaacılık, İstanbul, 1981Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015Blumenreich MS. The White Blood Cell and Differential Count. In: Walker HK, Hall WD, Hurst JW, editors. Clinical Methods: The History, Physical, and Laboratory Examinations. 3rd edition. Butterworths, Boston, 1990Schmid-Schönbein GW, Skalak R, Sung KLP, Chien S. Human Leukocytes in the Active State. In: Bagge U., Born G.V.R., Gaehtgens P. (eds) White Blood Cells. Microcirculation Reviews, Volume-1. Springer, Dordrecht, 1982 Çekirdekleri iki lobludur. Sitoplazma granüllerinin kırmızıya boyanmasının (eozinofili) nedeni içerdikleri özgün bir proteindir (katyonik protein). Katyonik proteinler parazitlere toksik etkilidir; başlıcaları “major basic protein (MBP)” ve “eosinophil cationic protein (ECP)” dir. Eozinofil Kimyasal uyaranlara (kemotaktik maddelere) tepki verirler ancak hareketleri nötrofil polimorflara kıyasla daha yavaştır. Mast hücreleri eozinofillerin hareketlenmesinde (kemotaksis) etkin maddeler üretirler; mast hücrelerine yaklaşan eozinofillerin ürettiği “major basic protein (MBP)” histamin salınmasında önemli rol oynar. Mast hücresi ve eozinofil polimorf ikilisinin işbirliği alerji olgularında ve parazit savaşımında çok önemlidir.Goljan EF. Rapid Review Pathology. 5th edt., Elsevier, Philadelphia, 2019 Nötrofil polimorflara kıyasla daha uzun ömürlü fagositlerdir; dolaşımdaki yaşam süreleri 96 saati bulabilir. Dokularda 7 gün canlı kalabilirler. Eozinofillerden kökenli enzimlerin bir bölümü yangıyı baskılayıcı etki gösterir. Fagositoz yapabilirler. Eozinofil polimorfların ön planda olduğu en önemli olgu “bronşiyal astma (astım)”dır. Parazitlerin ortadan kaldırılması için üretilen özgün proteinlere astma hastalarında da rastlanır. Bronşlardaki hırpalanmaların bir bölümü bu özgün (katyonik) proteinlerin etkisine bağlıdır (balgamda ve bronş epitelinde katyonik proteinler saptanır); Örneğin, bronş epiteli olumsuz etkilenir ve titrek tüyleri (silialar) felç olur. Bronş çeperlerindeki düz kas dokusunun kasılmasına yol açan maddeler (spazmojen lökotrienler) bronş spazmlarının en önemli nedenidir. Astımlı hastaların balgamlarında bulunan, eozinofillerden kökenli olduğu varsayılan kristallere rastlanır (Charcot-Leyden kristalleri). Bazı eozinofili olgularının nedeni bilinmemektedir. Bu gruptaki hastalıklar "idiopatik hipereozinofili sendromu" olarak nitelendirilir; organların çoğunda yoğun eozinofil hücresi vardır ve bu nedenle oluşan fibrozis izlenir. Depresyon tedavisi, zayıflamak ya fiziksel dayanıklılığı arttırmak için L-triptofan kapsülleri kullananlarda kas ağrıları (myalji) ile birlikte eozinofili de görülebilmektedir. Böbreküstü bezlerinden (sürrenal korteks) salgılanan hormonlarının arttığı durumlarda kandaki eozinofiller kaybolur. Normal bireylerde eozinofiller beyaz kan hücrelerinin yaklaşık %1-3'ünü oluşturur ve iki loblu çekirdeklerle yaklaşık 12-17 mikrometre boyutundadır. Nötrofiller olarak kan dolaşımına salınırken, eozinofiller dokuda bulunur. Omurilik soğanı'nda ve korteks ile timus medullası arasındaki bağlantı noktasında ve alt mide-bağırsak kanalda, yumurtalıklar, rahim, dalak ve lenf düğümleri'nde bulunurlar ancak akciğerlerde, cilt, yemek borusu içinde veya normal şartlar altında diğer bazı iç organlarda bulunmazlar. Bu son organlarda eozinofillerin varlığı hastalıkla ilişkilidir. Örneğin, eozinofilik astımı olan hastalar, iltihaplanmaya ve doku hasarına yol açarak hastaların nefes almasını zorlaştıran yüksek eozinofil seviyelerine sahiptir. Eozinofiller dolaşımda 8-12 saat kalırlar ve uyarım olmadığında dokuda 8-12 gün daha yaşayabilirler. 1980'lerdeki öncü çalışma, eozinofillerin ex-vivo kültür deneylerinin gösterdiği gibi, olgunlaşmalarından sonra uzun süre hayatta kalma kapasiteli benzersiz granülositler olduğunu gösterdi.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Eozinofil polimorflar · Eozinofil polimorflar ve Fagositoz ·
Kompleman sistemi
Kompleman sistem, Komplement sistemi veya tamamlayıcı sistem, bir canlıdan patojenlerin temizlenmesine yardım eden biyokimyasal bir kaskaddır.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Kompleman sistemi · Fagositoz ve Kompleman sistemi ·
Lizozom
Çekirdek (3) Ribozomlar (küçük noktalar) (4) Vezikül (5) Granüllü endoplazmik retikulum (ER) (6) Golgi aygıtı (7) Hücre iskeleti (8) Granülsüz endoplazmik retikulum (9) Mitokondriler (10) Koful (11) Sitoplazma (12) Lizozom (13) Sentrozom içindeki Sentriyoller Lizozom, ökaryotik hücrelerin sitoplazmasında bulunan, zarla çevrili, genellikle küçük, yuvarlak ve çapları 0,2-0,8 mikron arasında değişen yapılardır.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Lizozom · Fagositoz ve Lizozom ·
Makrofaj
Bir faredeki makrofaj, patojen olabilecek iki parçacığı yutmak için yalancı ayaklarını uzatır. Makrofajlar (Yunanca: "büyük-yiyiciler") dokularda bulunan patojenlerin, ölü gözelerin (hücrelerin), hücresel kalıntıların ve vücuttaki yabancı maddelerin yutulmasından sorumlu hücrelerdir.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Makrofaj · Fagositoz ve Makrofaj ·
Mast hücresi
Mast hücresi veya mastosit, bazik boyalarla boyanan, histamin ve heparin açısından zengin granüllere sahip bir hücredir. Bağışıklık sisteminde önemli bir rolü vardır, özellikle alerji ve anafilaksideki yeriyle tanınır.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Mast hücresi · Fagositoz ve Mast hücresi ·
Monosit
Malarya (sıtma) parazitini yutmuş, hazmeden bir monosit Monosit akyuvar (lökosit) türü. Monositler vücuttaki akyuvarların yaklaşık %7'sini oluştururlar.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Monosit · Fagositoz ve Monosit ·
Nötrofil polimorflar
upright.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Nötrofil polimorflar · Fagositoz ve Nötrofil polimorflar ·
Opsonin
ölüurl.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Opsonin · Fagositoz ve Opsonin ·
Proteaz
Proteaz (aynı zamanda peptidaz, proteinaz veya proteolitik enzim olarak da bilinir), proteolizi katalize eden, proteinleri daha küçük polipeptitlere veya tekil amino asitlere ayıran ve yeni protein ürünlerinin oluşumunu teşvik eden bir enzimdir.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Proteaz · Fagositoz ve Proteaz ·
Sitoplazma
Çekirdek (3) Ribozomlar (küçük noktalar) (4) Vezikül (5) Granüllü endoplazmik retikulum (ER) (6) Golgi aygıtı (7) Hücre iskeleti (8) Granülsüz endoplazmik retikulum (9) Mitokondriler (10) Koful (11) Sitoplazma (12) Lizozom (13) Sentrozom içindeki Sentriyoller Sitoplazma, yarı sıvı matriks olup, plazma zarı ile nükleus arasını doldurur.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Sitoplazma · Fagositoz ve Sitoplazma ·
Trombosit
Mikroskop altında kan örneği (ok ile gösterilen trombosit agregasyonudur) Trombosit veya kan pulcukları, kan pıhtılarının oluşumunda görev alan hücre parçalarına verilen isimdir.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Trombosit · Fagositoz ve Trombosit ·
Virüs
Virüs, sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri. Virüsler; hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Virüs · Fagositoz ve Virüs ·
Yukarıdaki liste aşağıdaki sorulara cevaplar
- Neye Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Fagositoz görünüyor
- Ne onlar ortak Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Fagositoz var
- Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Fagositoz arasındaki benzerlikler
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Fagositoz karşılaştırılması
Doğuştan gelen bağışıklık sistemi 85 ilişkileri vardır. Fagositoz 53 ilişkileri vardır. Ortak 16 yılında olduğu gibi, Jaccard endeksi 11.59% olduğunu = 16 / (85 + 53).
Kaynaklar
Bu makalede, Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ve Fagositoz arasındaki ilişkiyi göstermektedir. bilgi ekstre edildi her makale ulaşmak için, lütfen ziyaret edin: